Graffiti Tarihi
ana mail

16 Şubat 1999 / Sayı: 16

 Başyazı
 81300
 14.Şubat
 Barış
 Graffiti II
 Sıraz

Kalem: TURBO/S2K^STATİK

İnsanlık tarihinin derinliklerinden, birçok uygarlık döneminden bize kadar gelmiş bazı duvar resim ve yazıları graffitiye dahil edilmeye çalışıldı. Oysa işin gerçeği farklı.

Graffiti 70'li yılların başlarında New York'da kendini gösterdi. O yıllarda bazı insanlar adlarını şehrin duvarlarına, telefon kulübelerine kısaca her yere yazıyorlardı. Bunların içinde bir kişi var ki sormayın! TAKI 183

TAKI 183 takma ismini kullanan bu adam adını New York duvarlarına o kadar çok yazmıştı ki, o yıllarda NEWYORK TIMES bu konuyu gündemine aldı ve ilk sayfasında şöyle bir haber yayınladı:

"Kim bu TAKI?"

Manşetteki bu haberden sonra TAKI ününe ün kattı. Bu arada ortada birçok sahte TAKI türedi elbette. Bir yandan polis, bir yandan meraklı kişiler ortalığın altını üstüne getirip TAKI'yı arıyordu köşe bucak. İşin gerçeği epey sonra ortaya çıktı. TAKI meğerse bir postacıymış. 183 ise oturduğu evin numarasıymış. Bu maceradan sonra TAKI graffitinin idolü haline geldi.

Bu dönemlerde graffiti daha da yayılmaya başladı. Çünkü toplum içinde kendini göstermenin, "ben de buradayım" demenin bir yoluydu duvarlara yazı yazmak. Herkes bir yerlere adını çiziktiriyordu artık. Ama herkesin yaptığı bu işlemde bazıları kendilerini daha da ön plana çıkarmak için kafa patlatıyordu. İşte bu WRITER'lar(*) nasıl olur da daha çok ünleniriz diye yöntemler düşünürken birinin kafasında ampul yanıverdi: METRO…

Böylece bir günde iki milyon insanın yolculuk ettiği metrolara hücum başladı. Düşünsenize bir yere isminizi yazıyorsunuz ve isminiz hareketlenip yol almaya başlıyor. Dünyanın en büyük kenti olan New York'da yolculuk eden bir ismi kim istemez ki?

İlk önceleri ayakkabı boyaları ile metro vagonlarının içine isimler yazdılar saklı gizli… Sonraları sprey boyalar ve kalın marker kalemler ortaya çıktı. Yazılar da içeriden dışarıya taşmaya başladı. İlk yapılanlar tek renkli yazılardan ibaretti doğal olarak. Ama 1974-75 yıllarında çok renkli, devasa yazılar yazılmaya başlandı.

1980'lerin başında ise bu yazılar resimsi hale dönüşmeye başladı. Artık WRITER'lar isimlerin yanı sıra KARAKTER denilen resimli roman tiplerini ve topluma vermek istedikleri mesajlarını yazmaya başladılar.

Bu dönemlerin en meşhur mesajlarını şöyle bir hatırlayalım:

"Buradan şöhrete!",

"Graffiti günahsa tanrı beni affetsin"

yada Boys in Blue'lara (**) ithafen "Gerçek suçu durdurun!".

Bazıları o kadar abartmış ki camlar da dahil tüm metro vagonun dışını kaplayan graffitiler yapmaya başladılar. 1982 yılında uyanan New York metrosu yöneticileri graffitiye karşı önlemler almaya çalıştı. Sırf graffiti için polis teşkilatı bile kuruldu. Bu polisler YARD'ları (***) gezerek, yapılmış graffitilerin resimlerini çektiler. Bunlar biriktirilip, arşivleniyor, sonra işüstü yakalanan graffiticinin yaptığı ile karşılaştırılıp daha önceki suç'ları (!) belirleniyordu. Ama bütün bu organize engellemelere karşın New York'da graffitinin en çok yapıldığı dönem bu zamanlara denk geliyor.

Avrupa'da ise ilk graffitiler 1982-83 yıllarında görülmeye başlandı. Graffitinin en çok yapıldığı yerler arasında Almanya (Berlin, Frankfurt), Fransa (Paris) ve Hollanda (Amsterdam) geliyor. Geçen senelerde graffiti Rusya'da da yayılmaya başladı. Şu anda Rusya genelinde 55 grup bulunuyor. Kendi başına çalışan pek çok bağımsız graffitici de çaktırmadan çalışmalarını sürdürüyor.

Özellikle Berlin'de bir çok üçüncü nesil Türk genci graffitinin baş döndürücü dünyasında. Kendi çapında bir başkaldırı belki bu… Ama ne olursa olsun graffitinin en büyük özelliği tüm kültürleri kendi çatısı altında toplaması.

Aslında graffiticiler yazmıyorlar, topluma  vermek istedikleri mesajlarını yazılarıyla bağırıyorlar. Bu çığlığı duymamak elde mi?

Ehh! alın bi marker kalem ve sizde gittiğiniz yerlere adınızı yazın. Niye kendinize küçük bir macera yaratmıyorsunuz? Belki gizli meşhurlardan olursunuz?.

 

Metin içerisinde geçen Graffiti Jargonları:

(*) WRITER: Adını sokakta boş gördüğü her yere yazan vatandaş.

(**) BOYS IN BLUE: Polis

(***) YARD: Metro vagonlarının durduğu depolar.