Sevgililer Günü
ana mail

16 Şubat 1999 / Sayı: 16

 Başyazı
 81300
 14.Şubat
 Barış
 Graffiti II
 Sıraz

Kalem: Kantar

Dün sevgililer günüydü. Daha doğrusu, sevgililer günü yarın. En doğrusu; elinizde tuttuğunuz Yer6 Magazin'in bu sayısı dağıtıma çıktığı gün, 14 Şubat geride kalıp dün olacak. Ama henüz bugün; bugün. O nedenle yazdıklarım gelecek zaman kipi içerecek, kusura bakmayın. Şimdi'nin tadına varmamızı zorlaştıran içsel ve dışsal bir sürü engelin önümüze dikildiği yaşadığımız günlerde ha geçmiş zaman ha gelecek zaman kipi kullanmışım çok fark eder mi?

Biz nihilist eylemsizliğiyle boş boş oturmuş açmazlarımızı aynı boşlukla seyrederken, birilerinin kafamıza soktuğu bir yapılması gerekenler listesinin 14 Şubat tarihi karşısında yazdığı açıklamayı yerine getirme sırası gelmiş olacak yine...

Sevgililer günü, diğer çoğu Gün'de de olduğu gibi, güne ismini veren kişileri anma, sevindirme ve daha önemlisi bizim için anlamlarını maddeye dönüştürme; hediye verme günü...

Neyse hediye konusuna girmeden, nedir bu Sevgililer Günü sorusuna yanıt bulalım önce.

Rivayete göre; Roma İmparatorluğunun dünyanın Amerika Birleşik Devletleri rolünü oynadığı günlerde, öykümüzün kötü adamı imparator II. Claudius evlilik kurumuna yasaklama getirir. Sebebi açıktır: Üst üste gelen askeri yenilgilere bir sorumlu aranmaktadır çünkü. Olasılıkla, aşkına karşılık bulamayan aklıevvel bir zat, sorunun kaynağına parmağını basar ve der ki; "evli erkekler, sefere gittiklerinde geride bıraktıkları ailelerini, çoluk çocuğu düşünüp, savaşa konsantrasyon sağlayamıyor, bu nedenle de imparatorluk baş aşağı yolculuğuna başladı. Haşa sayın imparatorum, sizin mükemmel devlet yönetiminizin bu işte hiçbir kusuru yok".

Her öyküde bulunması gereken iyi adam bu öyküde Papaz Valentine. Hemen duruma el koyup Claudius'un bu ahlak dışı yasaklamasına karşı eyleme geçer Valentine. Kendisine başvuran sevgilileri yasak masak dinlemeden evlendirir. Tabii ki akıbeti hayırlı olmaz, Roma Kilisesi siyasi işlere alet olan yalakaların resmi kurumu olarak müdahele eder. Valentine başkoyduğu bu yolda başını yitirir. Tarih 14 Şubat 273'ü göstermektedir.

Yıllar sonra Vatikan, Valentine'i aklar, itibarını iade eder ve aziz payesi verir. Ondan sonra da Sevgililer Günü, yapılması gerekenler listesindeki yerini alır.

Nedense bu öykü içimize kurt düşürdü. Tarihsel kaynakları araştırmak fazla kastığı için, içinde latin dillerinden birçok sözcük bulunan İngilizce sözlüğe bakmakla yetindik. Valentine Day diye bir kavram var, karşısında da bilinen açıklama... Oysa bir de Valence sözcüğü var ki, "birleşme değeri" anlamına geliyor. Anlayana sivrisinek saz misali, oldukça açık. Ya öykü uydurma, ya da uydurulan, valence kavramından yola çıkarak Valentine ismi. Neyse ne... Bize ne... Olan olmuş...

İşin ilginç bir yanı daha var. Sevgililer Günü'nün Türkiye'de de kutlanmaya başlaması... 1981'e kadar böyle bir günün varlığından habersiz Türk Milleti... Taa ki, Hıncal Uluç yönetimindeki Erkekçe Dergisi yayınlanmaya başlayana kadar. Erkekçe'nin diğer basılı yayın organlarını da işin içine katarak yaptığı medya bombardımanı ilk birkaç sene pek bir işe yaramasa da sonraları işin ticari boyutunun da keşfedilmesiyle artık Türklerce de kutlanan bir Gün durumuna geliyor 14 Şubatlar...

"İlginçlik nerede?" diye soracak olursanız; "tek marifeti çıplak kadın resimleri basmak olan bir derginin Sevgi ile ne alıp veremediği vardı, anlamakta zorluk çekiyor oluşumuz" yanıtı yeterli açıklama getirir sanırım. Bir de, pazarlamacılık sektörünün yaşadığımız günlerde katetdiği büyük yol ilgimi çekiyor. İşinin ehli pazarlamacılar artık zamanı, tarihleri ve takvimdeki günleri bile pazarlayabiliyorlar. Valla büyük başarı...

Eskiden yalnızca şekerciler, kurbanlık koyun satıcıları ve mezarlıklarda dolaşan seyyar hocalar nasiplenirken, Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü gibi ithal değerlerin de kültürümüze aşılanmasıyla, çiçekçiler, hediyelik eşya satanlar, aksesuarcılar, kuyumcular ve benzerleri de nasiplenmeye başladı. Ne de olsa millet olarak pek meraklıyızdır ithal şeylere.

Bu yazıyı gecenin geç saatlerinde bitirip editörümüze teslim etmek üzere kaydettikten sonra, birazdan yatağa gireceğim. Saatler önce uyumuş olan eşim, her gün yaptığı gibi gecenin soğuğunda buz kesmiş ayaklarımı, ben yanına uzanır uzanmaz, yüreğinin taa derininden kopan bir armağanla kendi ayaklarının arasına alarak ısıtmaya çalışacak uykusunun en derin yerinde. Ve ben, bizim için her günü Sevgililer Günü yapan hissi duyumsayacağım yine... Kendi hediyemi, yüreğimin tüm sıcaklığıyla ona sarılmakla vereceğim.

Herkesin, tüm günleri Sevgililer Günü değerine taşıyacak bir sevgi yaşaması dileğiyle armağanımı almaya gidiyorum şimdi....