Ey Ruh, Geldiysen...
Üst Düzeye Çık Sonraki Başlığa Git

Eski Bir Ruh Çağırma Hikayesi

Kalem: Toranaga

Bergama'dayız… Yıl 1896…

Yaklaşık yüz yıl önce Ege'nin bu verimli topraklarında birkaç meraklı insan kalpleri titreyerek bir takım gizemli işlere kalkıştı.

İstanbul'dan Bergama'ya tayin edilen Saray Mabeyn Başkatibi'nin kardeşi Zorluhanzade Avnullah Bey, kasabaya geldiğinin ilk günü eşraftan müderris Emin Efendi ile tanıştı. Küçük kasabada sohbet etmekten başka eğlence yoktu. Çevrede bol miktarda bulunan ve kimsenin Bizans diye incelemeye yanaşmadığı kalıntılar bu ikilinin sohbetlerinde temel konuydu.

Yine sohbetleri sırasında ispiritizma konusundaki bilgi kırıntılarını Müderris ile paylaşan Avnullah Bey, Emin Efendi'nin ısrarları üzerine tarihin derin izlerini taşıyan Bergama'da ruh çağırma seansı düzenlemeye karar verdi. Bir gece bu meraklı grup Belediye Reisi Ali Ağa'nın evinde toplandı. Gizemli bir ortam yaratmak için kandiller söndürülüp mumlar yakıldı. 3 ayaklı çivisiz tahta masanın etrafında oturup başlarını öne eğdiler ve gözlerini yumdular. Hepsinin aklında tek istek vardı. İyi kalpli bir ruhla konuşabilmek…

Derin sessizlikte sadece dışarıda esen rüzgarın pencerelerden sızan ıslığı duyuluyordu… Birden ellerinin altındaki masa titremeye ve hareket etmeye başladı. Hepsinin sırtından soğuk ter damlaları döküldü, dudakları sıkıntıyla gerildi… Ali Ağa'nın kendini denetleyemeyerek attığı kısık çığlık, diğerlerinin konsantrasyonunu da bozdu ve masanın hareketleri durdu.

Derin bir soluk alarak arkalarına yaslandılar. Elleri titreyerek tabakasından bir cıgara alıp yaktı Müderris. Olayın etkisi azaldıktan ve sakinleştikten sonra Emin Efendi ``Allah'ın emri olan ruhun bu kadar basit hareketlerle anlaşılması mümkün değildir…" dedi.

Bu olay hemen duyuldu. Bu grubun ruh çağırıp gaipten haber aldığı söylentileri hemen yayıldı ve salgın bir hastalık gibi bütün kasabada her evde ruh çağırma seansları düzenlenmeye başlandı.

Ancak devir istibdat devridir. Saray'a hemen haber uçurulur. ``Ölülerimizi rahatsız ediyorlar, Allah'ın işine karışıyorlar, halkın maneviyatı bozuluyor, hükümet aleyhine tertip hazırlamak için ölülerden haber alıyorlar.."

Hemen kasabanın askeri amiri bu meraklıları tutuklamaya başladı. Evlere gece baskınları düzenlendi. Evlerden toplanan çivisiz masalar ve mumlar kasaba meydanında yakıldı. Yüksek rütbeliler İstanbul'a çağırılıp azarlandı, inatla ruh çağırmaya kalkışanlar hakkında fetva çıkartıldı, arkası güçlü olmayanlar falakaya yatırıldı.… Bereket ki Avnullah Bey'in hatırı sayılan bir kişi olması işin daha büyük boyutlara ulaşmasını engelledi… Bu işin bir eğlence olduğu konusunda Sarayı ikna eden Avnullah Bey , tutuklulara birer kese altın verilip, salınmalarını sağladı ve olay kapatıldı. Böylece bilinen ilk ruh çağırma faaliyeti de hüsranla son buldu.

Bugün, artık insan ruhunun masaları hoplatmaktan başka birşey yapamayan aciz bir enerji kaynağı olmadığı kabul ediliyor. Yani Emin Efendi kısıtlı bilgisiyle doğru bir yaklaşımda bulunmuştu.

Üst Düzeye Çık Sonraki Başlığa Git