Yazmak ya da...
Üst Düzeye Çık Sonraki Başlığa Git

 

Yazarak Düşünmek Üzerine Deneme (*)

Kalem: YAZMAN

Yazmak, ya da yazmamak, işte bütün mesele; acaba Shakespeare bu ikilemi de yaşamış mıdır? Bilemiyorum ancak, YER6cılar benden yazmamı rica ettiğinde, bu soruyu bütün boyutlarıyla kendime sordum; neden yazmak, neden yazmamak, neyi yazmak vb...

... ve sonunda bu soruları yazarak düşünmeye karar verdim. Şu anda yazı yoluyla ifade ettiğim düşüncelerime, birilerinin okuma yoluyla misafir olmasında bir sakınca görmüyorum. Düşünüyorum da... ``Tabi ki yazarak". Beğenilmek, onay görmek kaygısı tüm yazarların ve diğer ifade sanatı ustalarının kafasını mutlaka kurcalamıştır. Ancak ben profesyonel yazar olmadığım ve Nobel edebiyat ödülü almak kaygısı taşımadığıma göre, canımın istediğini düşünür ve onları yazabilirim.

Bunu neden yaptığıma gelince... Bir şekilde ben de kendimi ifade etme arzusundayım.

Hey millet! TRT, Ankara, Türkiye, Dünya, Samanyolu galaksisi ve tüm bilinen evren, BENİ DUYUYOR MUSUNUZ? BURADAYIM! VARIM!

Dante'nin 35'ini devireli 3 yıl oldu ve ben yıllardır, kendimi doğru olarak ifade edebilmenin kabızlığını yaşıyorum. Tıpkı ülkemde yaşayan 65 milyon insan gibi. Tıpkı bu gezegende yaşayan yaklaşık 6 milyar insan gibi. Tıpkı senin gibi! Evet evet, SENİN! Şu an bu yazıyı okuyan arkadaşım, tıpkı senin gibi!

Her şeyin gitgide anlamsızlaştığı, kirlendiği, bütün değerlerin gün be gün irtifa kaybettiği bu amorf dünyamızda bırakın sistemli düşünmeyi, doğru dürüst düş kurmayı bile beceremiyoruz.

Yapmakta olduğumuz ya da yapmaya çalıştığımız iş ya da işler hangimizi tatmin ediyor? Hangimiz özgün bir şeyler üretebiliyoruz? Bana maval okumayın, hepimiz düşünce ve düş kurma kabızıyız! Hepimiz MUTSUZUZ! Yeteneksizliğimizle, sınırlarımızla yüzleşmemek için, belirsiz bir geleceğe ertelenmiş bol miktarda derme çatma proje ile uyuşuk uyuşuk dolanıyoruz.

Her gün işyerine geldiğimde hepimizin suratlarında kendimi görüyorum. Orhan Veli'nin dediği gibi ``Şu dünyada topu topu 6 milyar kişiyiz, birbirimizi biliriz".

Her bir haltı en iyi bilen, en yetenekli, en bilgili, en tecrübeli, en EN... olup da ama nedense bir türlü anlaşılamamış! Hak ettiği yerde olmadığını düşünen! Bir dehalar ordusu barındıran kurumumuz kayda değer bir şeyler ÜRETEMİYOR!

Aslında bu sorun ulusal boyutlara genellenebilir.

Kendimizi samimi ve doğru ifade edememe sorunumuz, doğru dürüst anlaşılamama sorununu doğuruyor.

Anlaşılamamış insan, anlaşılamamış toplum, işte biz buyuz! Ulusal geyiğimiz; Beni (bizi) kimse anlamıyor. Ya da bizi doğru tanımıyorlar, ben (biz) aslında...

Anlamazlar tabi! Ben de seni (sizi) anlamıyorum. Biz birbirimizi anlamıyoruz!

Hey sen, oradaki! Şu an bu yazıyı okuyan kişi, sana söylüyorum!

Bir gün olsun kendini doğru ve samimi bir şekilde ifade et. YAZ!

Onay görme, beğenilme tasası taşımaksızın YAZ. Kendini, düşlerini, projelerini, harflerin yardımıyla ifade et, ``ben de varım, buradayım" de, YAZ. Düşlerin ve düşüncelerin, hiç kimse görmeden kayıp giden yıldızlar gibi olmasın, YAZ.

İddia ediyorum; seni şu anki halinden daha fazla ve daha doğru anlayacaklardır.

Hiç kimse seni doğru anlamasa bile, sen kendini samimiyetle ifade etmiş olacaksın.

Ve o gün, dünden daha anlamlı olacak.

Ve sen artık dünkü sen olmayacaksın...

* Bu yazının telif ücreti kendini doğru ifade edememe özürlülere bağışlanmıştır.

 

Üst Düzeye Çık Sonraki Başlığa Git