Beyin Yıkama 2
Üst Düzeye Çık Sonraki Başlığa Git

 

``Çek o pis ellerini düşüncelerimden!" (2)

Kalem: Abartman

Ha ha! Nerede kalmıştım diye geçen bölümün sonlarını okuyordum da, Abartman mahlasını hak ettiğim kanısına vardım. Amma uçmuşum. Dinciler, minciler, militanlar falan. Yok yok! O kadar uzaklara ve o kadar derinlere gitmeyeceğiz pek. Neme lazım çıkarken vurgun yeriz filan! İyisi mi, yazdıklarımızla yaşadıklarınızı birleştirerek sizler çıkarımlayın olup bitenleri. Derler ki, iyi bir film, seyircinin düş gücüne saygı duyan ve bazı ayrıntıları bu gücün oluşturmasına izin veren filmdir. Tabi, düş gücünüzü tetikleyecek unsurları vurgulamayı da ihmal etmemeyim.

Yeniden Doğuşçuların yöntemlerini tanımlamak beyin yıkama tekniklerine girmek için iyi bir başlangıç olabilir. Buyurun ..

Yeniden Doğuşçu Vaizler Nasıl Çalışırlar?

Amerikan filmleri liderliğindeki batı kültürü aktarımı, fiziksel ve kültürel olarak uzağımızda da olsalar Yeniden Doğuşçu Vaizleri zaman zaman evimize getirmiştir. Aklıma gelenlerden ilki Blues Brothers filmi. John Belushi ve Dan Aykroyd'un oynadığı Blues Brothers, her ne kadar Türkiye'de, çekimler boyunca kaç otomobil parçalandığı ile meşhur olmuşsa da, asıl tema olarak, blues müziğinin hem ruhu hem de bedeni saran gücüyle ilgili, azıcık mistik bir içeriğe de sahiptir. Şu günlerde gösterime giren 2000'li versiyonu, bu mistik yönü iyice ön plana çıkarır. Her iki yapım da, birkaç sahnesinde Gospel ve Blues müziği eşliğinde kilise ayinleri düzenleyen, ateşli konuşmalarla müritlerini galeyana getiren vaizleri işleyerek,  haklarında az çok fikir sahibi olmamıza olanak sağlamıştır. Neyse, televizyonlarımızda sık sık yayınlanan Blues Brothers(1) sanırım, Yeniden Doğuşçu Vaizlerin kimler olduğu hakkında bir fikir edinmeniz için yeterli. Şimdi açılımına başlayalım.

Önce kilisede çalınan müziğin ritmine değinelim. Dakikada 45-72 vuruşluk bir müzik, kalbin aynı süredeki vuruş ritmine yakındır ve bilimsel olarak kanıtlanmıştır ki, hipnotik bir etkiye sahiptir. Uyanıkken değişik bir bilinç düzeyi yaratabilir. Bilincin uyanıklık halini tanımlayan beta düzeyinin karşısında, kişinin beta düzeyine oranla hipnotik telkine en az 25 kat daha fazla açık halde olduğu bilinç durumunu simgeleyen  alfa'ya geçişi sağlamakta kullanılır bu müzik. Dinsel duygular zaten, daha tapınağa girildiği andan itibaren farklı bir bilinç durumuna geçişe hazırlar kişileri. Üstelik, önceki dinsel törenlerde ulaşılan bilinç düzeyleri, bilinçaltında anımsanarak, post-hipnotik bir tepki yaratır. Törenin başlamasını bekleyen insanlar gözlendiğinde, pek çoğunun rahatlama, hatta kendinden geçme işaretleri verdiği, gözbebeklerinin büyüdüğü, oturdukları yerde sallanmaya başladıkları, müzik eşliğinde ellerini ileri geri hareket ettirmekte oldukları görülebilir.

Bu tepkilerin verilmeye başlanması, artık sahneye yardımcı papazın çıkması için gerekli uygun ortamın oluştuğunu gösterir. Oldukça hoş bir ses tonuyla başlar vaaz.

Voice Roll Tekniği

Rivayete göre çoğu iyi eğitimli hipnotizörler olan Amerikalı avukatlar tarafından da, jüri üyelerinin kafalarına girmek için yararlanılan Voice Roll, hipnotistlerin insanları transa geçirirken kullandıkları kalıplaşmış ayarlı bir üsluptur. Konuşmacının, neredeyse metronom vuruş hızında konuşması ya da her bir sözcüğü monoton ve kalıplaşmış biçimde vurguluyormuşçasına seslendirmesi anlamına gelir. Sözcükler, kullanılan müzikte olduğu gibi dakikada 45-60 vuruş oranında söylenir ve bu da hipnotik etkiyi arttırır.

Yardımcı papaz değişik bir bilinç düzeyine geçilmesini sağlayan süreci başlatır. Heyecan yaratır ve izleyicilerin beklenti düzeyini yükseltir. Daha sonra şifon giysiler içinde, sevimli ve saf bir grup genç kadın şarkı söylemek için gelir. Heyecanı ve katılımı körüklemek için ilahiler idealdir. Şarkının ortasında kızlardan biri ruhlardan tokat yiyip düşer ya da bedenini kutsal bir varlık ele geçirmiş gibi hareketler yapar. Ortamdaki yoğunluğu etkin biçimde arttıran bu noktada hipnoz ve dönüşüm taktikleri birleştirilir. Ortam  heyecan verici, giderek gergin bir hale geldiğinde seyirciler tamamıyla verilecek iletiye odaklanmış olurlar. Gözler açık halde, alfa bilinç düzeyine ulaşılmış ve artık para kasesinin dolaştırılma zamanı gelmiştir. Geri planda vaiz ya da yardımcısının dakikada 45 vuruşluk konuşması insanları yönlendirmeyi sürdürür. ``Tanrıya verin!" Tahmin ettiğiniz gibi aslında  para isteyen Tanrı değil, zenginlik peşindeki temsilcisidir.

Daha sonra ateşler saçan vaiz ortaya çıkar. Şeytandan, cehennemden, kıyametten, kandan söz eder ve zaten gergin olan ortama korku unsurunu da ekler. Bu süreç öylesine etkindir ki, toplu sanrı yaşanmasına bile neden olabilir. Hipnoz, kişilerin %10 ile %25'inin telkin edileni görmesini garantiler.

Ruhsal şifa faslına geçmeden burada bir tırnak açmak ve yazımızın başında değindiğim düş gücü tetiklerinden birine basmak isterim. Sizler katılmamış olsanız bile, mutlaka televizyonda izlemişsinizdir. İslam dininin kutsal saydığı gecelerde, kandil gibi günlerde düzenlenen mevlitler televizyonlarımızda yayınlanır zaman zaman. Eğer eleştirel bir gözle bakacak olursanız, yukarıda anlatılan unsurların birçoğunun mevlitin vazgeçilmez parçalarını oluşturduğunu fark edebilir, gerek ayinin işleyiş aşamaları gerekse katılımcı insanların verdiği tepkiler arasında benzerlikler kurabilirsiniz. Günün anlam ve önemini anlatan bir vaaz, ilahiler söyleyen bir grup güzel sesli insan, toplu okunan dua ve (çoğu zaman denmemesi gereken yerlerde bile) amin nidaları, eslerde (sanki sesini duyurmak ister gibi) vecd ile patlayan Allah haykırışları, sallanmalar, kendinden geçmeler vb... Savım, mevlitlerin beyin yıkama amacıyla düzenlendiği değil tabii ki. Ama, benzer tekniklerin bu ayinlerde kullanıldığını da göz ardı edemem. Özellikle dinsel müziğin, islamın tapım biçimleri arasında yer almıyor oluşu, müzikli ibadet biçiminin mevlit formu içerisine nereden girdiğini düşündürüyor insana ister istemez. Kaldı ki, tapınak, topluluk psikolojisi, kendini bir gruba ait hissetme gibi ortam yaratıcı unsurlara hiç değinmiyorum.

Ruhsal Şifa

Yeniden Doğuşçu toplantılarının  vazgeçilmez bir gösterisi de ruhsal şifa dağıtımıdır. İzleyiciler sahneye çıkar ve öykülerini anlatır. ``Kötürüm olmuştum ama artık yürüyebiliyorum" veya ``Artiritim vardı ama artık, yok!" Bu her zaman işe yarayan bir manipulasyondur. Mucizevi hikayeleri dinledikten sonra, izleyiciler arasında ufak problemleri olan ortalama kişiler iyileşebileceklerine inanmaya başlarlar. Ortam korku, suçluluk, yoğun heyecan ve beklentilerle doludur. İyileşmek isteyenlerin öne çıkmaları istenir. Vaiz başlarını okşar ve haykırır ``İYİLEŞ!" Bu, psişik enerjiyi ortaya çıkarır ve bastırılmış duyguların arındırılması katarsise (boşalım) neden olur. İnsanlar ağlayabilir, yere düşebilir ya da spazm geçirebilir. Katarsis etkili olursa, gerçekten de iyileşme şansları var demektir. Katarsis beyinde, yeni telkinlerin kabul edilebileceği geçici bir temizlik evresi yaratır. Kimileri için sürekli bir iyileşme yaratılabiliyorsa da tıpkı uyur gezer bir deneğe verilen hipnotik telkinin etkisi ne kadar sürüyorsa çoğu kişi için iyileşme hissi o kadar sürer, yani 4-5 günden öteye gitmez. Bu bile, müşterinin Yeniden Doğuşçuların müdavimi olmasına yeter. Oysa, bu iyileşme hissi uzun vadede, kişi için oldukça riskli olabilecek bir sorunun maskelenmesine neden olabilir.

Benzer yöntemlerle yapılan bilimsel tedavilerden de sonuç alınabilmektedir. Aslında insanlar, belki de bağışıklık sisteminin psişik bir yönü olarak, bedenlerinde soruna neden olan olumsuzluğun serbest kalmasına hazırdırlar. Belki ileride, akıl-beden işlevleriyle ilgili bilinenlere dayanılarak açıklanabilir bu durum.

Kullanılan teknikler olasılıkla kiliseden kiliseye farklılık gösterecektir. Çoğunda katarsis'e yol açmak için gizemli konuşmalar yapılır, kimilerinde ise sergilenen tuhaf davranışlar gözlemcilerde yoğun heyecan yaratır. Hipnotik tekniklerin dinler tarafından kullanılması hayli incelikli ve karmaşıktır. Bu teknikleri kullanan uzmanlar da, insanların çok daha etkili olacaklarını garanti eder.

Ruhsal şifa sürecinin bir benzeri bizim kültürümüzde de var tabi. Kadınlar toplanır, fal baktırmak veya çaresini doktorda arayamadıkları (ya da engellendikleri) rahatsızlık durumlarında falcı, sağaltıcı (ocak, kırıkçı, sınıkçı), muskacı vb. insanlara giderler. Bekleme odası kalabalıktır. Herkes içindeki derdi dökmeye başlar yakınındakine. Bu arada müşterilerin arasındaki yerini önceden almış bir manipülatör çıkar ve bu muskacının ne kadar etkili bir nefesi olduğundan, hastaları ne kadar çabuk iyileştirdiğinden, evde kalmışlara hemencecik nasıl da koca bulduğundan sitayişle söz etmeye başlar. Hocanın karizmasını körükler. Araya serpiştirilen din büyüklerinin menkıbeleri, bu muskacının dahil olduğu tarikatın şeyhlerinin kerametleri anlatılarak karizma perçinlenir. Zaten az sonra, tüm gizli sırlarını ortaya dökecek ve kişiliğini uğrayacağı saldırıdan koruyabileceği, kendine aitlik kalkanını yitirecek olmanın baskısını yaşayan kurban, manipülatörün yaptığı telkine son derece açık bir durumdadır. Artık huzuruna gireceği kişi gerçekten ruhsal bir etki gücüne kavuşmuş biridir. Daha bekleme salonunda başlar dönüştürme işlemi. Sonra bir iki kelam, bir iki anlaşılmaz söz, bir iki mistik anlam yüklenmiş işlem, dönüşümü tamamlar. Beyin tüm savunma duvarlarını indirir, tüm telkinlere geç izni verir. Aslında o kadar basit bir süreçtir ki, dışarıdan bakan birisi bu basitlikte işleyen bir mekanizmanın nasıl olup da sonuç verdiğine hayret edebilir. Ama asıl hayret edilmesi gerekli olan, bunca cahil, hacı hoca geçinen sözde Ruhsal Önder'in nasıl iş bitirdiği, çoğu eğitimli kişiyi bile nasıl etkileri altına aldığı, sömürdüğü, taciz ettiği gerçeği olmalı. Yanıtı onların gücünde aramak yerine, tüm insanların ruh beden ilişkisini düzenleyen biyolojik temelli beyin evrelerinin  bıraktığı açık kapılarda aramak daha mantıklı.

Mekan

Los Angeles'ta bir adam ülke çapında kilise tasarımları yapıyor ve inşa ediyor. Papazlara, nelere gereksinimleri olduğunu ve bunları nasıl karşılayabileceklerini anlatıyor. Kendilerine söylenenleri yapmaları durumunda ise varolan kalabalıkların daha da genişleyeceğini, kilisenin gelirinin ikiye katlanacağını söylüyor. Bu adam, çabalarının %80'inin kurduğu ses ve ışıklandırma sistemlerinden kaynaklandığını itiraf ediyor. Çünkü biliyor ki, uygun ses ve ışıklandırma sistemlerini kullanmak bilinç düzeyinde değişiklik yaratmanın en öncelikli koşullarıdır. Kendi yaşamınızdan anları düşünün. Girdiğiniz her mekanın size kiminle tanışacağınız, kimin huzurunda olduğunuz, nasıl davranmanız gerektiği konusunda ön bilgiler verdiğini fark edeceksiniz. Kimi mekanlar huzur verir, kimileri sıkar, kimileri tahrik eder. Nasıl ki yaşadığınız yere ruhunuzu, zevklerinizi yansıtıyor ve orada rahat olabileceğiniz koşulları yaratmaya çalışıyorsanız, bilinçli bir tasarımla, misafirleriniz üzerinde egemenlik kurabileceğiniz bir mekanı da yaratabilirsiniz. Daha fazla uzatmayacağım. Genel Müdür katına çıktığınızı düşünün yeter. Ya da diskoteke veya bara girdiğinizi. Ya da camiye...

Gelecek sayı, beyin yıkama tekniklerini derinleştireceğiz. Altı Dönüştürme Tekniğinden söz edecek ve  kültler, potansiyel geliştirici olduğunu savlayan örgütler, bazısı dinsel bazısı parasal tarikatlar hakkında uyarıcı bilgiler vereceğiz. Yok yok, bu sefer abartmıyorum. Transandantal Meditasyon Derneği, Titan namıyla geçen aylarda gündemimize yerleşen para tuzağı, dünyadaki bazı diğerleri gibi Amerikan Ordusu'nun askerlerini koşullama yöntemleri ve (yer kalırsa) Nakşibendilik değineceğimiz konular arasında.  Bilinçli veya bilinçsiz, bu tekniklerin hangilerinden yararlanmakta olduklarını fark ettiğinizde  ``vay bee!" diyeceksiniz.

 

Üst Düzeye Çık Sonraki Başlığa Git