Ya istiklal Ya Ölüm!
Üst Düzeye Çık Sonraki Başlığa Git

Tarihimize Sahip Çıkmak Ya Da ``Ya İstiklal Ya Ölüm"

Kalem: Sufi

Geçmişi bilmeden an'ı değiştiremez ve geleceğin planlarını da yapamazsınız. Tarihi olmayan bir topluluk da, ne kadar kalabalık olursa olsun asla ulus özelliğini kazanamaz. Bugün bazı topluluklar yazılı bir tarihleri ve hatta edebiyatları olmadığı halde, sahtecilik ve hırsızlık yaparak kendilerine bir tarih yaratma çabası içerisindeler. Konuştuklarında birbirlerini anlamayan insanlar, sonradan kurdukları alfabeleri, zorlama dilleriyle sahte bir edebiyat oluşturma densizliğine başvurmaktadırlar. Oysa, bizzat araştırma zahmetine girildiğinde, iskambil kağıtlarından yapılmış uyduruk iddiaları yerle bir olacaktır...

Bir de bunun yanında Türk tarihine, kültürüne, insanına ait devletler, gelenekler ve kişiler biz sahip çıkmadığımızdan başkaları tarafından açıkça çalınmak istenmektedir. Örneğin; Türk kahvesi, Türk yemekleri, Karagöz ve Hacivat, tuluat batı komşumuz Yunanistan tarafından sahiplenilmektedir. Belki buna en komik örnek, Fenerbahçe'nin 1970'li yılların sonunda Almanya'nın Köln takımından transfer ettiği gurbetçi futbolcu İlyas Tüfekçi'nin (Öz be öz Türk olduğu halde) Yunan kökenli olduğu iddialarıdır. Bazı Yunan gazeteleri .u futbolcunun gerçek adının İllias Tüfekçi olduğunu yazmışlardı o yıllarda. Tabi ki İylas bu iddialara büyük bir tepki göstermiş ve yedi sülalesini açıklamak zorunda kalmıştı. Üstelik belgeleriyle ve soy kütüğünü çıkararak...

Bu hırsızlıklar yalnız bir kişiyle kalmıyor, koca bir imparatorluğu onca nüfusu ve tarihiyle yürütmek isteyen devletlere de rastlıyoruz. Örneğin İran öncesi Türk Safevi Devletini, son yıllarda da Büyük Selçuklu İmparatorluğunu çıkınına sarıp götürme çabasında kimileri.

Neden? Çünkü kendimizi, bizim olan şeyleri tanımıyor ve ne yazık ki beğenmiyoruz. Kültürümüz tanımıyor, yemeklerimizi beğenmiyoruz. Türk kahvesini neskafeye, kıymalı pideyi pizzaya, güzelim et yemeklerimizi hamburgere, sütlü tatlılarımızı milk shakelere kurban ediyoruz. Hiç de utanılacak bir geçmişimiz olmadığı halde, tarihimizden utanç duyuyor kimilerimiz. Batının ``Barbar, at üstünde gezen, göçebe ve talan peşinde koşan Orta Asyalı" uydurmalarına kanıp, araştırarak gerçeğe ulaşma zahmetine de katlanmayıp, sözde ``medeni batı"ya benzemeye çalışıyoruz. Dilimizi yoksullaştırarak, kültür ve geleneklerimizi unutarak ve yozlaştırarak, birbirimizle iletişim kurmaktan uzaklaşarak, ellerimizde cep telefonları, altımızda son model motosiklet ve spor arabalar (tabi hepsi Amerikan, Avrupalı ve Japon markalar) glolalleşen dünyanın giderek daha çok sömürülen ve sömürgeleştirilen üçüncü dünya ülkesi olma gururunu (!) taşıyoruz. Mustafa Kemal ve tüm bu millet bunun için mi verdi ulusal kurtuluş mücadelesini? Nerede kaldı Mustafa Kemal'in ``Tam Bağımsızlık" ilkesi? Savaşın zor koşullarında Amerikan mandasını kabul etmeyenler, bugünkü ``Küçük Amerika"yı görselerdi acaba ne derlerdi?

Belki yüzümüz kızaracak ama şu satırları hep birlikte okuyalım:

 

``Türk'ün haysiyet, izzet-i nefs ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa, mahvolsun evladır! Binaenaleyh YA İSTİKLAL YA ÖLÜM..." (Mayıs, 1919)

``Bu devletin dayandığı temeller istiklal-i tam ve kayıtsız şartsız milli hakimiyettir." (5.2.1923)

``İstiklal-i tam denildiği zaman tabii siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve her hususta tam istiklal, tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde istiklalden mahrumiyet millet ve memleketin hakiki manasıyla bütün istiklalinden mahrumiyeti demektir." (Mayıs, 1919)

``Bir millette şerefin, haysiyetin,  namusun ve insanlığın vücud ve bekâ bulabilmesi; mutlaka o milletin hürriyet ve istiklale sahip olmasıyla mümkündür. `` (1921)

``Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklalden mahrum bir millet uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye liyakat kazanamaz. `` (Nutuk)

``Dünyada müstakil bir devlet tasavvur olunabilir mi ki, içişlerine henüz düşman sıfatını haiz olanların değil, dostlarının dahi müdahalesine müsamaha etsin?.." (18.6. 1922)

``Tam bağımsızlık, bizim bugün üzerimize aldığımız görevin temelidir. Uygulanıp uygulanamayacağı üzerine çok düşündük. Sonunda edindiğimiz kanı ve inanç, bunda başarı kazanacağımız oldu."

``Sultanlarla yönetilen memleketlerde vatan için en büyük tehlike sultanların düşmanlar tarafından satın alınmalarıdır. Meclislerle yönetilen memleketlerde de en yıkıcı yan, bazı milletvekillerimizin ecnebi nam ve hesabına çalınmış ve satın alınmış olmalarıdır. Millet meclislerine kadar girmek yolunu bulabilen vatansızların varlığı, tarihi örnekleriyle bellidir!" (Ekim, 1927)

``Bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını temin etmezse; şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz!"

Sözleri BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR ve FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL'e ait olan Onuncu Yıl Marşını yeniden, bir kez daha okuyalım.

Haydi

ÇIKTIK AÇIK ALINLA ON YILDA HER SAVAŞTAN

ON YILDA ONBEŞ MİLYON GENÇ YARATTIK HER YAŞTAN

BAŞTA BÜTÜN DÜNYANIN SAYDIĞI BAŞKUMANDAN

DEMİR AĞLARLA ÖRDÜK ANA YURDU DÖRT BAŞTAN

TÜRKÜZ: CUMHURİYETİN GÖĞSÜMÜZ TUNÇ SİPERİ

TÜRKE DURMAK YARAŞMAZ TÜRK ÖNDE, TÜRK İLERİ

 

BİR HIZDA KÖTÜLÜĞÜ, GERİLİĞİ BOĞARIZ

KARANLIĞIN ÜSTÜNE GÜNEŞ GİBİ DOĞARIZ

TÜRKÜZ, BÜTÜN BAŞLARDAN ÜSTÜN OLAN BAŞLARIZ

TARİHTEN ÖNCE VARDIK, TARİHTEN SONRA VARIZ

TÜRKÜZ: CUMHURİYETİN GÖĞSÜMÜZ TUNÇ SİPERİ

TÜRKE DURMAK YARAŞMAZ TÜRK ÖNDE, TÜRK İLERİ

 

ÇİZEREK KANIMIZLA ÖZ YURDUN HARİTASINI

DİNDİRDİK MEMLEKETİN YILLAR SÜREN YASINI;

BÜTÜNLEDİK HER YÖNDEN İSTİKLAL KAVGASINI

BÜTÜN DÜNYA ÖĞRENDİ TÜRKLÜĞÜ SAYMASINI

TÜRKÜZ: CUMHURİYETİN GÖĞSÜMÜZ TUNÇ SİPERİ

TÜRKE DURMAK YARAŞMAZ TÜRK ÖNDE, TÜRK İLERİ

 

ÖRNEKTİR MİLLETLERE AÇTĞIMIZ YENİ İZ;

İMTİYAZSIZ, SINIFSIZ KAYNAŞMIŞ BİR KİTLEYİZ

UYDUK GÖRÜŞTE BİLGİ, GİDİŞTE ÜLKÜYE BİZ

TERSİNE DÖNSE DÜNYA YOLUMUZDAN DÖNMEYİZ

TÜRKÜZ: CUMHURİYETİN GÖĞSÜMÜZ TUNÇ SİPERİ

TÜRKE DURMAK YARAŞMAZ TÜRK ÖNDE, TÜRK İLERİ

 

Üst Düzeye Çık Sonraki Başlığa Git