Bu sayı için yazılar dökülmeye başladığında "hoppala!" dedim. Herkes sözbirliği etmişcesine başlarını gökyüzüne kaldırmış, gizem, bilim, din, kehanet karışımı düşüncelere yönelmiş, yazılarını bu konular çerçevesinde oluşturmuştu.

İster istemez, Yer6'nın ufku da taa ilerilere, gelecekten gelecek olana yöneldi bu sayı...

Buram buram Milenyum (1000 yıl dönümü) endişesiyle paketlenmiş düşünceler, birbiri ardı sıra yazarlarımızın kapısını çalmıştı anlaşılan.

Toranaga, Kıyamet korkusunu kaleme almıştı Büyük Final'de.

Hemen arkasından MİR'in yazısı ulaştı elime... Yine kutsal metinler ve yeni bilimsel bulgular arasında bağ kurduğu bir yazıyla Kartopları'nın esrarından sözediyordu. Anlaşılan geçen sayıdaki Tennur konusunu hala içsel olarak çözümleyememişti ki, bu konuya da bir flashback yapma gereğini duymuştu.

Sonra, yeni yazarımız İngiliz Kemal, medya aygıtları tarafından çeyrek yüzyıldır üzerimize yönlendirilmiş "uzaydaki akıllı yaşam" düşüncesine yönelik şüpheci bir bakış fırlattığı "Nereye Kadar Gizlenebilir?" başlıklı anlatı-yorum'unu postaladı. Hazır İngiliz Kemal'den sözetmişken kendisinin halis-muhlis İngiliz olduğunu da belirtmekte yarar var. Adam, İngilizce'yi olduğu kadar, Türkçe'yi de öğrenmiş. "Helal olsun" demekten kendimi alamadığımı belirteyim.

Bir de, yazılarında bilimsel formasyonu çerçevesinde psikoloji konularına değinen Müzmin'in "Geleceğe Doğru 20.000 Fersah" başlıklı yazısı Yer6-12'nin "Gelenler Kutusu"nda belirince "tamam" dedim, "Millet siyasi içerikten sıkıldı".

Ola ki, Apo Krizi, bu konunun medyada enine boyuna, derinlemesine, iç organlarına kadar delik deşik, çeşitli düzey ve çeşitli bakış açılarıyla işlenip, artık temcit pilavı halini almış olması ve pek muhterem Batı'nın Türk'e bakışı gerçeğinin ağzımızda bıraktığı kekremsi tadın, artık kabak lezzetine dönüşmesi nedeniyle, "gerilimi biraz düşürmekte yarar var" diye düşünmüştür okur-yazarlarımız.